Gayrimenkul sektörü, toplumların ekonomik ve sosyal yapılarını yansıtan önemli bir alan olarak tarih boyunca farklı evrelerden geçmiştir. Türkiye’de de bu süreç Osmanlı’dan günümüze kadar önemli dönüm noktalarıyla şekillendi. Gelin, bu gelişimi daha yakından inceleyelim.
Osmanlı Dönemi: Vakıflar ve Toplumsal Dayanışma
Osmanlı İmparatorluğu’nda gayrimenkul sektörü, büyük ölçüdé vakıflar üzerinden yürütülüyordu. Cami, hastane, çeşme ve okul gibi yapılar vakıflar tarafından finanse edilerek toplumsal dayanışmanın bir parçası haline getirilmişti. Bireysel mülkiyet sınırlıydı ve çoğunlukla devlet kontrolü altındaydı.
Cumhuriyet Dönemi: Tapu Kanunu ve Planlı Kalkınma
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte mülkiyet haklarını düzenleyen 1924 Tapu Kanunu yürülüğe girdi. Kentleşme hız kazandı, sanayileşme ile birlikte şehirlerde konut ihtiyacı arttı. 1950’lerden itibaren ise kırsaldan kentlere büyük göç dalgaları yaşanarak gecekondu bölgelerinin oluşmasına yol açtı.
1980’ler: Serbest Piyasa ve Konut Yatırımları
Serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte özel sektör yatırımları arttı, büyük konut projeleri hayata geçti. 1984’te TOKİ’nin kurulmasıyla sosyal konut projeleri geliştirildi ve dar gelirli ailelere uygun fiyatlı konutlar sunulmaya başlandı.
2000’ler: Kentsel Dönüşüm ve Mega Projeler
2000’li yıllar, gayrimenkul sektörünün en büyük dönüşümlerinden birini yaşamasına neden oldu. Kentsel dönüşüm projeleri sayesinde eski yapılar yenilendi, şehirler modernleştirildi. Yabancı yatırımcılar için mülk edinme süreci kolaylaştırıldı. Aynı zamanda, 3. Havalimanı, Marmaray ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi mega projeler, gayrimenkul piyasasının değer kazanmasına katkı sağladı.
Bugün ve Gelecek: Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
Günümüzde gayrimenkul sektörü, teknolojinin etkisiyle büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. Akıllı binalar, yeşil sertifikalı projeler ve enerji verimliliğine odaklanan yapılar giderek yaygınlaşmaktadır.
Dijital platformlar üzerinden gayrimenkul alım-satımı kolaylaşmış, yapay zeka ve blockchain gibi teknolojiler tapu işlemlerini daha hızlı ve güvenli hale getirmiştir.
Ayrıca, pandemi sonrası değişen yaşam alışkanlıkları nedeniyle şehir merkezlerinden uzak, doğayla iç içe yaşam alanlarına olan talep artmış, home-office konseptli projeler popüler hale gelmiştir.
Sonuç
Türkiye’de gayrimenkul sektörü, Osmanlı’dan günümüze kadar sürekli evrim geçirerek büyümeye devam etmiştir. Gelişen teknoloji, artan nüfus ve değişen yatırım dinamikleri, sektörün geleceğini şekillendiren en kritik faktörler arasındadır.